Melike Yayla

Geçmişten günümüze aldığı eğitimler, katıldığı seminerler ve hayata geçirdiği başarılı projeleri “Yaşadığım deneyimler beni hep içgüdüsel olarak daha fazla bir şeyler yapmam gerektiğine inandırdı.” olarak değerlendiren Eğitmen & Profesyonel Κος (ACC-ICF) Melike Yayla, XL Magazin Haziran sayımızın kapak konuğu. Anda Eğitim ve Koçluk Merkezi sahibi Melike Yayla ile gerçekleştirdiğimiz bu keyifli röportajda biz de kendisinden profesyonel koçluk sürecinin nasıl geliştiğinden danışanlarına verdiği hizmetlere kadar pek çok konuda konuşma fırsatı yakalarken mutluluk, huzur ve başarı gibi kavramlardan da bahsettik.

Melike Hanım öncelikle merhabalar. XL Magazin okuyucuları için sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

2009 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldum. 2010 yılında Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisansını tamamladıktan sonra Antalya’da ki çeşitli resmi ve özel okullarda 2017 yılına kadar öğretmenlik yaptım. 2019 yılında Akdeniz Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Denetimi ve Teftişi Bölümü’nde Tezli Yüksek Lisansımı tamamlayıp aynı sürede Başkent Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Yüksek Lisans programını bitirdim. Kariyer yolculuğuma örgüt ve bireylerdeki yönetim, denetim, eğitim süreçleriyle devam etmek istediğim için 2019 yılında başladığım profesyonel koçluk eğitimini, Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) tarafından akredite olan Umut Esen Akademi’de tamamladım. Daha sonrasında Uluslararası koçluk platformunda ACC unvanını (Professional Cerfitied Coach) aldım ve Başkent Üniversitesi Yönetim Koçluğu programını tamamladım. 2021 itibariyle dünya genelinde kullanılan, içerisinde fotoğraf, hikâye ve soruları barındıran yeni nesil koçluk oyunlarının yaratıcısı Points Of YouⓇ markasının Türkiye’deki LEVEL 1 sertifikalı eğitmeni oldum. Bu süreçte koçlukla beraber kurumlarda kurmuş olduğum mentorluk sisteminin temel eğitimi olan EMCC Foundation seviyesi akredite Mentorluk programını bitirdim. ICF-Uluslararası Koçluk Federasyonu üyesi, ACC ünvanlı profesyonel koç olarak 2021 yılı itibariyle kurucusu olduğum ANDA GLOBAL KOÇLUK Akademisinde bireysel ve kurumsal alanda eğitim, koçluk ve danışmanlık hizmetleri ile bireylerin ve kurumların gelişim yolcuğuna eşlik etmekteyim.

Merak ediyoruz, Melike Yayla kendini dinlemeye ne zaman başladı ve profesyonel koçluk süreci nasıl gelişti?

Benim için kendini ne zaman dinlemeye başladı sorusu çok kıymetli. Çünkü hayatımın her anında kendimi dinlemeyi başarabildiğimi düşünüyor, aldığım kararların üzerine düşünülmüş zamanların bir çıktısı olduğu kanaatine varıyordum. Ve tabii aldığım kararların böyle uzun uzun üzerine düşünülmüş, doğru sıfatıyla tanımlanan bir kalıp ve kandırmaca olduğu yanılgısını fark etmem uzun sürmedi. Keyifli, eğlenceli, artan 19 kiloya rağmen son güne kadar çalışırken elimi korkak alıştırmayan ben 1 Haziran 2017’de oğlumun doğumuyla beraber gerçek manada kendimi dinlemeye başladım. İlk üç ay içinde kokusuyla huzur bulduğum, o uyurken sevdiğim şeyleri yapmaya zaman ayırdığım, kendime alanlar yaratma gayreti içinde olduğum, iş yaşamının, hayatımın ve kendimin kimlerce önüne geçtiği gerçeğiyle yüzleşip mesafeleri kapatmak için gösterdiğim gayreti yadsıyamam.

Ve tabii her koşulda, her zamanda, her anda insanın kendiyle kendi seçimleri ve kararlarıyla hayatına yön verdiğini “ama, ile” başlayan her cümlenin kurbanı aslında kendi almaktan çekindiğimiz kararlarımız olduğu gerçeğiyle bir kere daha selamlaşmış oldum. Ardından hızlı bir kararla Eylül ayında Akdeniz Üniversitesi’nde Eğitim Yönetimi Denetimi, Teftiş ve Planlaması Bölümünde Tezli Yüksek Lisansa başladım. Bu süre zarfında Perdesan Jaluzi’de de İdari İşler Müdürü olarak çalışıyordum. Özellikle Mavi Yaka olarak adlandırılan üretim bölümüne eleman alım süreçlerinde düşük gelirli, psikolojik ve fiziksel şiddet gören ya da hayatında birçok şeyi başarabilecek güce sahipken kendisini var etmesine izin verilmemiş birçok hikayeye tanıklık ettim. Bazen sadece iş yerlerinizde çalışanlarınıza maddi güç sağlamak sizi farklı kılmaz ve inanın tek ihtiyaçları da bu değil. Yaşadığıın deneyimler beni hep içgüdüsel olarak daha fazla bir şeyler yapmam gerektiğine inandırdı.

Yüksek lisansımı bitirdikten sonra insanlara daha faydalı olabilmek adına Umut Esen Akademi’den lef Onaylı Koçluk Eğitimi aldım. Eş zamanlı olarak, hayatımızın her sürecinde var olan çatışmaları çözebilmek adına Derin Demokrasi ve CoResolve eğitimlerimi tamamladım ve bu sürede Başkent Üniversitesi’nde Insan Kaynakları Yönetimi Eğitimimi bitirdim. Ardından hem koçluk hem eğitmen rolümü besleyen aslında herkesin gündemini yani hayat akışını durduran sorunlarını farklı bakış açıları kazandırarak kişiyi edilgenden etkin hale getiren bir metodolojisi olan ‘Poinst You eğitimleri, koçluk sürecimi ve beni kişisel olarak genişleten, besleyen bir sürecin zincirleri oldu. Bu basamakların her biri hayatıma derinlik kattı. Çünkü koçluk, bilinen kirli bilgilerin ötesinde ” Her insanı bir bütün olarak kabul eden yargıdan uzak bir iletişim dilinin kullanıldığı, gizlilik ve etik kuralların olduğu, hem kişiye hem örgüt ortamlarında kurumlardaki bireylere farkındalık kazandıran derin bir yolculuk. Ve ben bu yolculukta birçok kişinin deneyimine eşlik etmekten mutluluk duyuyorum. Maddi kaygıların ötesinde size ihtiyacı olan birine fayda sağlamanın doyumunun parayla karşılığı olabileceğini düşünmüyorum. Bu da benim gerçekten yaşama amacıma hizmet ediyor.

Birazda Anda Eğitim ve Koçluk’tan bahsetmek istiyoruz… Anda danışanlarına ne gibi hizmetler sunuyor? Hangi konulara yoğunlaşıyor?

Anda Eğitim ve Koçluk, “geçmiş ve gelecek tüm zamanlan oluşturan yaşadığımız şu an da gizlidir ve ana değer katmak kişilerin kendi farkındalıklarının bütünüdür.” anlayışı ile iyiliği temel alan ve faydayı kendine ilke edinerek. insana ve insanın oluşturduğu örgütlerin gelişim ve değişimlerine yol arkadaşlığı yapan bir gelişim merkezidir. Anda Eğitim ve Koçluk Merkezi’nde bireylerin ve kurumların ihtiyaçlarını süreçsel metolojiler ve yeni nesil araçlarla besleyerek, öğrenmeyi özgün atölye tasarımları ile deneyimleme fırsatı yaratarak, ilham veren, fark ettiren bireysel koçluk görüşmeleri, eğitimleri, organizasyonları ve atölyeleri tasarlanmaktadır.

Hizmetlerimizin temel amacı: bireylerin ve kurumların gündemine hizmet eden doğru sorularla, tespiti yapılmış sorunlara ilişkin kişilerin veya kurumların süreçte kazandıkları farkındalıklarla doğru ve özgün daha iyi nasıl olunurun yöntemlerini bulup eyleme dönüşmesini sağlamaktır. Başlık olarak ele alırsak eğitim, koçluk, kurumsal danışmanlık ve points of you atölye tasarımları hizmetleri akademimizde bulunuyor.

HİZMET ALANLARIMIZ

Eğitim
Koçvari Liderlik
Takım Yönetimi
Çatışma Yönetimi
Yetkinlik Bazı İnsan Kaynakları Mülakat Yönetimi
Duygusal Emek
İşgören bağlılığı Çalışan Mutluluğu)
Sürdürülebilir İnsan Kaynağı Yönetimi

KOÇLUK

Yönetici Koçluğu
Kariyer Koçluğu

DANIŞMANLIK

Kurumsal Organizasyon Yapılanması
Kurumsal Kültür
Kurumsal Mentorluk Proje Yönetimi
Kurumsal Koçluk Proje Yönetimi

ANDA DEĞİŞİM ATÖLYELERİ

Kendimle Randevu
Faces To Face
Benim Hikayem
The Coaching Game
Bir Lider Olarak Ben
Markam Ve Bana Dair
Momo lle Dinleme Atölyesi
İletişim Atölyeleri

Anda Eğitim ve Koçluk Akademisi’nin Eğitim, Koçluk ve Atölye süreçlerinin tamamındaki en önemli değerleri; rutin hayatımızda en çok “yapma” eylemi içinde bulunarak “durma” yı unuttuğumuz ve aslında durmanın bedenímizi, ruhumuzu, zihnimizi durgun bir suya dönüştürdüğümüz kişiyi kendiyle buluşturduğumuz bir An’a getirerek, anda kalmak, durmak, keşfetmek, fark etmek, geliştirmek ve aksiyon aldırmaktır.

Danışanlanrınızla ilişkilerinizde hangi faktörler önemli bir rol oynar? Bir kişinin yaşamında nasıl fark yaratmayı hedefliyorsunuz?

Anda Eğitim ve Koçluk Akademisi’nde Anda Yolculuk olarak tasarladığım bir iş modeli tasarımı çerçevesinde ilişkilerimizi çerçeveliyoruz. Benim için en önemli unsur güven ve etik ilkeler. Yargısız bir dil, şeffaf bir iletişim, zaman, güven ve alan açan bir ortam bu işin en kıymetli yanı. Koçluk ve danışma anlık süreçlerimizin tamamında ilk görüşmeden önce bir uyumlanma görüşmesi yapıyoruz. Ve bu görüşmede sürecin nasıl ilerleyeceğine beraber karar veriyoruz. Birlikte alman tüm kararlar her ilişkide bizi eşit seviyeye getiriyor ve bu da beraberinde etkili bir iletişimi sağlıyor.

Bir kişinin yaşamında nasıl fark yaratmayı hedefliyorsunuz sorusu benim için iddialı bir soru. Bu soruya izninizle şöyle bir ekleme yaparak cevap vermek istiyorum. Bu benim için aslında bir hedef değil. Hedeflerim ve idealize ettiğim yerler işimin somut çıktıları ile ilgili, çünkü orada varmak istediğim yeri ben belirliyorum. Ancak koçluk ve danışmanlık süreçlerinde bireyler kendi varmak istedikleri yerleri kendileri belirliyorlar. Ben de belirledikleri yolda ve aldıkları kararlarda onlara eşlik ediyorum. Ancak şunu özellikle belirtmek isterim ki insanı temel alan bir iş yapıyorum ve insan yaradılışı itibari ile biricik olan özel bir varlık. Dünyada hiçbirimizden bir tane daha yok. Önemli olanında bu farklılıklarımızla farklı olduğumuz yönü ön plana çıkararak parlamak. olduğunu düşünüyorum. Hayatta herkesin bir başkasından daha iyi olduğu en az bir özelliğinin var olduğu bakış açısıyla önyargıdan uzak, başkalarını değil kendilerini tanımaya ve keşfetmeye yöneldikleri bir alan açarak danışanlarıma katkı sağlamak istiyorum.

Mutluluk, huzur ve başarı gibi kavramlan ulaşılması zor bir seviyeye koyan pek çok insan var. Buradaki en büyük yanılgı ne olabilir?

Mutluluk kavramı! Hepimiz bir mutluluğu yakalama çabası içindeyiz. Ancak herkes için her kelimeye yüklenen anlam farklı olduğu gibi mutluluğun anlamı da farklı. Günümüzde gözlemlerim ve ülke koşulları gereği maddi refahın mutluluğun ön koşulu olduğunu düşünüyoruz. Oysaki para limiti ne olursa olsun tüketilen bir şeydir. Mutluluğumuzu tüketilen maddi bir kavramla eşleştirmek yerine hayatımıza değer katan durumlarla sevmek, üretmek, gelişmek, vakit ayırmak gibi tüketilmeyen kavramlar üzerine kurarsak sanırım daha mutlu olmayı ve daha mutlu etmeye yakınlaşmış oluruz. Başarıya gelince. Insan bir işe yarayabildiğini gördükçe gerçekten yaşamı daha anlamlı hale geliyor. Ancak şu yanılgıya da düşmemek lazım. Başarı olarak tanımladığınız şey sizin mi yoksa başkalarının mı başarı ölçütü. Siz yetkinlikleriniz çerçevesinde elinizden geleni tüm gayretinizle yapma eylemi içine girdiyseniz ve vardığınız nokta sizin başarılı olma halinizi karşılıyorsa kendinizi takdir ederken cömert olmaktan kaçınmayın lütfen. Başarma ölçütünüzü siz kendi koşullarınıza göre belirlerseniz bu sizi daha mutlu eden bir yol olacaktır.

Son olarak mutluluk başarı ve huzurla ilgili Jose Saramagonun Körlük kitabında şöyle bir ifade yer alıyordu “Ne iyilik süreklidir ne de kötülük, ya da daha edebi bir ifade ile ne mutluluk sonsuza dek sürer ne de mutsuzluk… Doğal akışında gerçekleşen bir mutluluk ve başarılı olma hali bizi daha fazla yapma halinden olma haline getirecektir. Bu yüzden mutsuz olduğumuz zamanlarında kıymetini bilmek gerekiyor diye düşünüyorum. Her şey zıttıyla bir bütün.

Hayatta sizi en çok motive eden veya size ilham veren şeyler neler?

Hayatta beni en çok motive eden besleyen şey üretmek ve yapabildiğim ölçüde koşulsuz sevmek. Üretmenin hayatımın her alanında beni geliştiren etkisi ve sevginin iyileştirici birleştirici gücünü önemsiyorum. Çalışmak. hatta çok çalışmak, yeni şeyler öğrenmek, bilmediklerimi deneyimlemek, her fırsatta okumak ve yazmak bana ilham veren şeyler.

İş, kariyer derken oldukça yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Peki, Melike Yayla kendine nasıl zaman ayırır?

Anlamlı bir hayatın özü bana göre kişinin kendisini bilmesinden geçiyor. Bu yüzden aslında birçoğumuzun hüzünlü bir anlam yüklediği yalnızlık bana göre yalnız başına kendinle kalma hali gerçekten o an nelere ihtiyaç duyduğunuzu anlamak, hangi duyguda olduğunu tanımlamak bazen öylece durarak hiçbir şey yapmadan düşünebilmenin kişinin kendine gösterdiği özeni de belirlediğini düşünüyorum. Öncelikle rutinde kendime ayırdığım zamanlarda yaptığım kalıplaşmış şeyler var. Okumak, yazmak, durmak gibi…. Ancak bazen o anın ihtiyaçlarına göre şekillenen şeylerde oluyor; arkadaşlarımı ziyaret etmek, spor yapmak (tenis, meditasyon), kısa süreli seyahatler, müzik dinlemek ya da söyleyebileceğim platformlarda yer almak, farklı workshop ve yeni eğitimlere katılmak gibi.

Tüm bu yoğunluğun arasında bir günü nasıl geçer?

Bir önceki haftadan bir haftalık rutin toplantı, seyahat, eğitim, koçluk seanslarım belli oluyor bundan dolayı anlık gelişen durumlar ve davetler dışında planlı bir sürecim oluyor. Seyahat etmem gereken eğitim programlarımda en fazla online koçluk süreçlerim oluyor. Günün geri kalanım bulunduğum şehirdeki dostlarıma ve iş ortaklarıma ayırarak işi eğlenceli hale getirmeyi kendimi bu noktada da beslemeyi seviyorum. Ancak Antalya’da ki bir iş günüm öncelikle sabah 6-7 arası mutlak suretle spor yaparak ve sonrası kahve keyfiyle başlıyor. Daha sonra oğlumu okula bırakıp ofise geçiyorum. Haftalık planlarımın kontrolü, mailler bir sonraki gün için önceden yapmam gerekenler, seans akışlarımın kontrolünü yapıyorum. Seans aralarında kendime zaman ayırıyorum. Kahve içmek ve okumak benim için terapi gibi. Günle ve gündem dışında başka birinin gözünden bir olayı okumak hayata bakış açımı da genişletiyor. Özellikle seanslar arasında yenilenmek ve zihnimi durgun hale getirmek için okumayı tercih ediyorum. Zaman zaman Ticaret Odasındaki görevimden dolayı Atso’da gerçekleşen faaliyet ve toplantılara gitmem gerekiyor. Ayrıca yine hafta da iki gün kendi şirketimiz olan Perdesan Jaluzi’de ki danışmanlık hizmetlerim ve orada kurmuş olduğum mentorluk ve koçluk süreçlerinin takibi için Organize Sanayi Bölgesinde oluyorum.

Saat 6’dan sonra vaktimi genel olarak oğlum ve ailemle geçiyorum. Çağan şu an 6 yaşında ve onunla geçirdiğim kaliteli vakitleri, anılar biriktirmeyi önemsiyorum. Beraber büyümek diyemem ama birbirimizin gelişimine katkı sağladığımız alma verme dengesinin çok kuvvetli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu yüzden iş dışındaki vakitler genellikle onunla vakit geçirebileceğim ortamlar oluyor.

Son olarak birçok kişinin yaşamlarında daha iyi bir denge ve mutluluk elde etmelerine yardımcı olmalan için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Herkesin etkilendiği koşullar yaşadığı çevre içinde bulunduğu durum ona verilen roller çok farklı. Bu yüzden şu mutlaka şöyle bir etki yaratır gibi büyük cümleler kurmadan deneyimlerimle beraber olgunlaştırdığını bana da hayatımda kolaylık sağlayan birkaç öneride bulunmak isterim. Hayatta ne olursa olsun, maddi getirisini bir kenara bırakarak bir beklentiye girmeden mutlaka sevdiğiniz, tutkuyla yaptığınız bir şeyi rutininiz haline getirmenizi tavsiye ederim. Çünkü tutkularımız enerjimizi yükselten doğal akışında bizi mutluluğa götüren en güçlü hazinedir.

Bu hayatı anlamlı yaşayabilmek için ben neler yapma gayretinde olmalıyım? Ve neyi yapmaktan ve nasıl yapmaktan zevk alıyorum sorularını hayatınızı daha anlamlı yaşayabilmek ve kendinizle sohbet edebilmek adına sorabilirsiniz.

Başka bir nokta esneklik. Benim hayatımda zor kazandığım bir davranış oldu ancak şiddetle tavsiye ediyorum. Katılık ve sınırların keskinliği kişinin kendine daha çok zarar vermesine sebep olurken çözümden de sizi uzaklaştıran bir handikap oluyor. Bir şeyler istediğiniz gibi ilerleyemediğinde bu durumu beni iyi hissettirecek hale nasıl dönüştürebilirim? Ya da bugün olmayan durumun kayıplarını kazanca nasıl dönüştürebilirim bakış açısı yani esnek olma hali sizin de mental olarak daha az yorulduğunuz ve sizi çözüm odaklı olmaya götüren daha pozitif bir insana dönüştürüyor.

Kendinizi ihmal etmeyin. Herkese bir kendisiyle randevu rutini yapmayı öneriyorum. Insanın en güçlü hazinesi de en yakın arkadaşı da kendisi olduğuna inamyorum. Sizi sizden iyi bilen ikinci bir kişi yok hayatta. Bu yüzden kendinizle kalabileceğiniz alanlar yaratın. Bu bir kişi için doğa yürüyüşü, biri için seyahat, biri için uçuş yapmak, biri için yola çıkmak olabilir… Yapılan hiçbir eylemin birbirinden üstün olma hali yoktur. Önemli olan kendinizle ne kadar hemhal olabildiğiniz.

Son olarak mutlulukla ve kendinizi konumlandırmak ilgili bir öneride bulunmak istiyorum. Hayatta bir başkasının puzzle’ımın sadece bir parçasındaki mutluluğun sağlayıcısı olmayı kabul etmeyin. Sizlerde bir başkasını sadece bir ihtiyacınızı karşıladığı için o puzzle’ın bir parçası yapmayın. Bir ihtiyaç olarak kurulan ilişkilerde bizler hiçbir zaman bir şeyin bütünü olamayız. Sizi bir bütün olarak hayatına dahil eden insanlarla olmayı tercih edin. Çünkü sevmek ve sevilmek hayattaki en iyi iyileştirici geliştirici güçtür. Parçaya odaklanıp kendinizin bütününü tam olma halini kaçırmayın.

Visited 1 times, 1 visit(s) today

Leave A Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir